Bir grup insan malum hedef doğrultusunda bir evde buluşur. Çiğ et, bulgur, salça ve envai çeşit baharatı macun haline getirinceye kadar yoğuran kişiyi izler. Kocaman bir sofrada hep birlikte yerler. Bunun adı çiğ köfte. Çiğ köfte ortaya çıkan yemeğin adı değil. Buluşmanın adı. Çiğ köfte insanların toplanıp, yoğurulduğunu izledikleri çiğ köfteyi yedikleri buluşma. “Cuma Osman Bey’lerde çiğ köfte var” dendiğinde öyle anlaşılırdı bizim evde. Ben bu otantik törenlere katılanlardan biri olmamın kıymetini anılarımı anlatırken fark ettim. Bir deneyimi anlattıktan sonra anlamı değişiyor. Osman Amca yoğurmayı çok severdi. Kendi yöntemlerine çok güvenirdi. Onlarda buluşulduğunda doğal olarak kendisine ait olan yoğurma imtiyazını kimseye devretmezdi. Kaldı ki bu çiğ köfte liginin kulüpleri olan ailelerin reisleri de kendi evlerindeki buluşmalarda leğenin başına geçemeyeceklerse çoğunlukla ona devrederdi hakkını. Ayda bir, birinin evinde buluşuluyordu sanıyorum. Çiğ köfte yoğurulurken ev sahibi ka...
Yıldız isminde bir tiyatro oyunu izledim 2025 yazında, önce Seğmenler’de, bir kez de 30 Ağustos Parkı’nda. İzlediğim en iyi iki tiyatro oyunundan biri olarak gördüm. "İkisinden biri" demem birini diğerinden üstün tuttuğumdan değil. Şimdiye kadar bu denli etkilendiğim, bu denli beni alıp götüren, izlediğim için kendimi şanslı hissettiren iki oyundan biri oldu. Diğeri de Nadir Sarıbacak’ın oynadığı Yeraltından Notlar oyunu. (Beni o kadar etkilemişti ki, tiyatro ile ilgili fikrim değişmişti. Çok büyülüydü.) Nadir Sarıbabacak’ı o gün ancak oyun bitip de söyleşi için tekrar sahneye geldiğinde tanıyabilmiştim. Nasıl bir nasiplilikle orada bulunduğuma hala çok şaşırıyorum. Aradan yıllar geçti. “Neydi Yeraltından Notlar ’da beni bu kadar etkileyen?” diye düşündüğümde çok azını hatırlayabiliyorum. İşte bu yüzden de, böylesi bir etkiyi bir kez daha yaşayınca hemen yazmak istedim. Yıllar sonraki kendim için bir not: Yıldız oyununu izlerken, "Tam da olması gerektiği gibi," d...